Akbaba, Harun ye Hayalet eninde sonunda İstanbul'a gelecek
Akbaba, Harun ye Hayalet eninde sonunda İstanbul'a gelecek
Giriş Tarihi : 08.04.2013 - 11:00
Güncelleme Tarihi : 08.04.2013 - 11:00

Berkan Şal, Fatih Artman ve İnan Konukçu,.. Yani Akbaba, Harun ve Hayalet,,, Behzat Ç, dizisinin üç acar polisi... Üçü de Ankaralı, Ankara'yı çok seviyorlar. "Eninde sonunda istanbul'a geleceğiz ama Ankara hep yanımızda olacak" diyorlar...
Behzat Ç.'nin cabbar polisleri onlar. Berkan Şal, Fatih Artman ve inan Konukçu... Nam-ı diğer Akbaba, Harun ve Hayalet... Dizi ile şöhreti yakalayan üçlü aslında oyuncu olarak hep buralardaymış...
Daha önce nerelerdeydiniz?
Buralardaydım ama televizyonda değil sahnedeydim. Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü'nde okuyordum bu sene mezun oldum. Şu anda yaşadığım mahallede doğdum, büyüdüm, hala ikamet ediyorum. Çok sıcak ve samimi bir mahallem var. En güzel yönü ise dizinin birçok kısmının bu mahallede çekiliyor olması. Kısacası Behzat Ç. ile komşuyum.
Ben de 1970 Ankara doğumluyum. Tüm eğitimimi Ankara'da aldım. Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Oyunculuk Bölümü son sınıftan terkim. İşçi emeklisi 3 çocuklu bir ailenin çocuğuyum... Daha önce Devlet Tiyatrolarında sözleşmeli sanatçı olarak görevliydim ve aynı zamanda Erdal Beşikcioğlu"nun sahibi olduğu Dip Sahnede Mojo isimli oyunu oynuyordum. Bunun yanı sıra okulum devam ederken para kazanmak için jonklörlük, palyaçoluk, unicycle ve tahtabacak gibi işlerle uğraşarak animatörlük yapıyordum. Ankara'da doğdum. Keçiören'de dul bir annenin küçük ve kıymetli oğlu olarak el bebek, gül bebek büyüdüm. Bir mahalle çocuğuyum diyebilirim, mahalle kültürünü yaşadım. Daha sonra üniversitede tiyatro okumaya karar verdim ve Ankara Üniversitesi DTCF Oyunculuk bölümünü kazandım.
Behzat Ç. ile yollar nasıl kesişti?
Behzat Ç. ile yollar Mojo adlı tiyatro oyunuyla ve Erdal Beşikçioğlu ile tanışmam ve çalışmamla kesişti. Benimki tamamen tesadüfi. Yani yola çıkmışım ama haberim yoktu diyebilirim. Sonrasında görüşmeler başladı ve sonunda işin içinde yer aldım. Çok da güzel oldu. Bir gün Erdal abi Ankara'da yeni bir işin başlayacağından bahsetti ve bu vesileyle Serdar Akar ile tanıştım. Serdar abiye daha önce yaptığım işlerden bahsettim ve bir sabah telefonum çaldı. 'Merhabalar Adam Film'den arıyoruz, sizi kostüm provasına bekliyoruz' dediler. Kostüm provası deyince bir şeylerin olduğunu anladım ama hangi rol olduğunu bilmiyordum.
Bu kadar gerçek olmanın sırrı ne?
Senaryonun ve oyunculuğun aynı amaca hizmet etmesi gerekir bence ve kesinlikle bu öyle oldu. Yani Ercan'la, Emrah'la Harun için düşündüklerimiz hep aynı gibi geliyor bana. Bu yüzden gerek Harun gerek Behzat Ç. dizi ekibindeki tüm karakterler çok gerçek. Bence insanlara, kendilerini ve yaşamda sadece iyilerin olmadığını hatırlatması... Bu gerçeklik duygusunun temel sebebi bir romandan uyarlanması bana göre. Bunun dışında Erdal Beşikçioğlu ve diğer oyuncu kadrosunun ve tabii ki setteki diğer herkesin, çaba göstermesi ve birbirine saygı duyması. Tabii ki Serdar Akar'ın ve canım arkadaşlarım Ercan, Mehmet Erdem ve Emrah Serbes'in dehası unutulmamalı...
Sizce neden sevildi bu dizi bu kadar?
Dizinin sevilmesini bence Erdal abi çok güzel açıklamıştı. Ben de ona katılıyorum. Bizi izleyen insanlar bizi ya da birilerini gözetliyor hissiyatında değil de gerçekten yaşanan olaylara tanıklık ediyormuş gibi görüyor. Bu çok önemli... Sadece senaryo veya oyunculuk olarak iki kıstası yok bu işin, burada senaryo önemli, oyunculuk önemli, makyaj önemli, karavanda yapılan güzel muhabbetler önemli, kafamın çalışmadığı noktada gidip Serdar abiye, Doğan abiye, Erdal abiye samimiyetle danışabilmem önemli ve bu bir sürü önemli şeyin bir arada iyi işleyişi önemli. Yani çarkın bütün dişlileri önemli aslında.
Canlandırdığınız karakterleri nasıl buluyorsunuz? Mesela sizin Harun'da en sevdiğiniz taraf ne?
Ben Harun'u bir bütün olarak seviyorum. Tatlı tarafı, tatlı olmayan tarafı diye ayıramam. Saf bir tarafı var. Düşündüğünü pat diye söylüyor
Siz de öyle misiniz?
Hayır ben kesinlikle o kadar saf değilim. Ama bazen patavatsız olduğum olur.
O nikah masasından kalktığında 'Yapma be Harun' demediniz mi içinizden?
Ben olsam o masadan kalkmazdım ama Harun için de o masadan kalkarken Yapma be Harun' demedim kesinlikle. Hatta kesinlikle içim rahatladı. Çünkü kimsenin istemediği bir şeydi Harun'un evliliği.
Bu bisküvi sevgisi ne olacak?
Hiç anlamadım bisküvi olayını ben. Özel hayatımda hiç aram yoktur bisküviyle.
Akbaba nasıl biri?
Çok ve gereksiz konuşmuyor. Bunu seviyorum. Ama biraz ters bir adam.
Siz diziden önce hiç ölmüş birini görmüş müydünüz?
Evet, gördüm ve son derece soğukkanlı davranırım...
Şimdi her bölümde rol icabı da olsa görüyorsunuz. Ne hissediyorsunuz?
Ölümün hiçbir yaşa, dile, dine, ırka, kısaca kimseye yakışmadığını düşünüyorum.
Sizce Hayalet'in en iyi ve en kötü yanı ne?
Hayaletin en sevdiğim tarafı hep aynı kıyafeti giyme takıntısı. En sevmediğim tarafı ise abartılı bir vicdana sahip olması.
Öfke kontrolü olmayan polisler var dizide. Bir polis için biraz tehlikeli değil mi? Bazen yanlış mesajlar verdiğinizi düşünüyor musunuz?
Hayır düşünmüyorum ben. Öncelikle bu bir dizi. Polis teşkilati 'Böyle polis yok' diyor. O yüzden bu söylenilene inanmak lazım. Harun'un da, Behzat'ın da şiddet gösterdiği adamlar, bu adamların kendi adalet anlayışı için hep haklı olarak şiddet gösterdiği adamlar. Sonuç olarak bunlar bir kurgunun içinde yer alan karakterler. Kesinlikle gerçek değiller.
İstanbul'a dair ne söylersiniz?
F. A İstanbul. Ah ah.. İstanbul'a dair, misafirperverliği mükemmel olan şehir diyebilirim. Şehir derken istanbul'a haksızhk yaptığımın farkındayım. Çok sevdiğim ama sıkılıp korktuğum hep özleyebileceğim bir yer.
B. Ş. İstanbul hakkında o kadar sözün üstüne farklı ne söyleyebilirim bilemedim.
ANKARALI 'LA' DER
'La' gerçekten Ankaralıların bu kadar sık kullandığı bir ifade mi?
Ben Ankaralıyım ve gerçekten mahalle kültüründe 'la' en az bu kadar kullanılır. 'La' gerçekten Ankara'da çok kullanılan bir kelime. Markette, dolmuşta, kısacası sokak ağzında sıklıkla duyabileceğiniz bir kelime. Senaryonun dili 'Ankara ağzı' dediğimiz şey çok iyi bilinerek yazıldığı için karşılıklı diyaloglarımızda sıkıntı yaşamıyoruz. Ama tabii ki Ankaralı oyuncular olarak bu lugata olan kulak aşinalığımız bizi karakterlerin dil kullanımında rahatlatmıyor değil.
Polislerden nasıl tepkiler alıyorsunuz?
Şimdiye kadar kötü bir şeyle karşılaşmadık.
Diziden sonra hayatınızda neler değişti?
41 yıldır yaşadığım şehirde aynı şekilde yaşamaya devam ediyorum. Tek fark sizi tanıyorlar. Aslında sokaklarında yıllardır gördükleri adama artık 'Akbaba' olarak bakıyorlar...
Diziden sonra hayatımda sokaktaki bakışlar değişti. Açıkçası hayat daha kibar bir hale geldi ve ister istemez sorumluluklarımız arttı.
Dizideki polislerin aslında sadece suçlularla değil, sistemle ve teşkilat içindeki hiyerarşik yapıyla da sorunları var değil mi? Bu konuları dile getirdiğiniz için polisler 'Bravo' diyor mu?
Her şeyden önce hayal ürünü bir iş yapıldığını gözden kaçırmamak lazım. Sonuçta hayal ürünü bir şey yapıyoruz değil mi?
Film nasıl oldu?
Film güzel. Ben beğendim. Ben de beğendim umarım izleyicilerimizde beğenir.
Hikaye dizinin devamı gibi mi? Yani dizinin son kaldığı yerdeki soru işaretlerine cevap var mı?
Karakterler açısından devamı ama konu olarak bambaşka. Yani diziye dair sorular cevaplanmıyor.
Filmin devamı olacak mı?
Beğenilirse ve üreyen gelişen bir durum olursa ben çok isterim.
Televizyon dizisi mi yoksa sinema filmi mi daha çok haz verdi?
Sinema bambaşka bir dünya. Gerçekten ikisinden alınan haz başka başka. Ölçülemez bence. Ben de ikisinden de keyif aldım ama sinemanın tadı tartışılmaz diye düşünüyorum.
Bir gün İstanbul'a gelmeyi düşünmüyor musunuz?
F .A. Bir gün İstanbul'a gelmeyi düşünüyorum evet ama Ankara hep yanımda olacak şekilde.
B. Ş. İş oldukça geliyorum İstanbul'a.
1. K. İstanbul, eninde sonunda geleceğim yer. Ama aslını sorarsanız ben tamamen bir 'Ankaracı'yım. Bunu da herhalde Ankaralı olmayan kimse kolay kolay anlayamaz.
Yeni Şafak