“Bana da artık Serdar A. diyorlar”

“Bana da artık Serdar A. diyorlar”
Giriş Tarihi : 08.04.2013 - 11:00
Güncelleme Tarihi : 08.04.2013 - 11:00
“Bana da artık Serdar A. diyorlar”

“Behzat Ç: Bir Ankara Polisiyesi”nin yönetmeni Serdar Akar: “Oradaki ‘Ç’ hakkında herkesin bir fikri var. Ne olduğunu biz de bilmiyoruz. Geçen gün bana da ‘Serdar A. hoş geldin’ dediler”

Emrah Serbes’in romanından uyarlanan ve Star’da yayımlanan “Behzat Ç.: Bir Ankara Polisiyesi” bu sezonun en ilginç dizilerinden biri oldu. Reytinglerde en üst sırada değilse de yoluna devam ediyor. “Behzat Ç.” alışık olduğumuz dizilere benzemiyor. Bir kere Ankara’da çekiliyor. Ayrıca bu dizide alışık olduğumuz bir jön de yok. İşinde iyi, özel hayatında başarısız bir karakter Behzat. Başrollerini Erdal Beşikçioğlu, Ayça Varlıer, Canan Ergüder, Ege Aydan gibi önemli tiyatrocuların üstlendiği bu Ankara polisiyesinin yönetmeni ise “Kurtlar Vadisi”, “Barda”, “Gecenin Kanatları” gibi birçok filme ve diziye imza atmış olan Serdar Akar.  
Bir Ankaralı olarak Serdar Akar’la önce Ankara’da dizi setinde ardından İstanbul’da buluştum. İlk çekimler Gazi Üniversitesi’ndeydi ve çekimlerde polise yumurta atılıyordu. Bu sahnede ben kaçmayı başardım ama foto muhabirimiz Yavuz Özden yumurtadan nasibini aldı. Akar’la hem “Behzat Ç.’yi” hem de yeni projelerini konuştuk. Akar,dizinin izleyicileri için büyük bir müjde verdi. “Behzat Ç.”nin çok yakın zamanda sinema filmi çekilecek...


 Çoğu insan isminizi biliyor ama hakkınızda fazla şey bilmiyor. Göz önünde olan bir yönetmen değilsiniz...

Yönetmenler öyledir ama. Oyuncular gibi eğlenceli değil, sıkıcılardır. Yönetmenin göz önünde olması kimsenin işine yaramaz. Güzel oyunculara, güzel kızlara, güzel adamlara bakmak varken niye böyle tombik tombik adamlara baksınlar.

Behzat karakteri için Erdal Beşikçioğlu dışında başka birini düşünmedim

 “Kurtlar Vadisi”nin yönetmenliğini yaptınız ve isminiz çoğu zaman diziyle birlikte anıldı. Üzerinize mi yapıştı bu etiket?

E tabi, ama “Gemide” de aynı şekilde yapıştı, ondan da rahatsızlık duymadım. İki yapışkanlıktan da rahatsız değilim. Ben yaptım sonuç olarak. İsmim sadece “Gemide” ya da “Dar Alanda Kısa Paslaşmalar”da kalmadı. Aynı şekilde diğer yaptığım işler içinde geçerli. Örneğin Erdal’a “Köprü” dizisinden ötürü “Valim” diyorlardı, şimdi de “Başkomiserim” diyorlar. Yaptığın işi doğru dürüst yaparsan sırtındaki etiket de değişiyor.

Behzat Ç.” projesi nasıl başladı?

Behzat Ç.” iki sene önce genel koordinatörümüz, “Beynelmilel” filminin yönetmenlerinden Muharrem Gülmez’in uzun metrajlı film projesiydi. Biz o zamanlar Makedonya’da “Eldeva Rumeli”yi çekiyorduk ve Emrah Serbes ile Muharrem gelip hikayeyi yazdılar. Sonra bunu dizi yapmaya karar verdik. Geçen sene Ankara’ya geldik. Mekanlara baktık. Hava çok kötüydü ve Ankara’yı beğenmedik. Aradan bir sene geçti, tekrar bu işe yükseldik ve çalışmalara başladık.

 Behzat Ç.’yi Erdal Beşikçioğlu’nun oynamasına siz mi karar verdiniz?

Behzat Ç. deyince zaten aklıma direkt olarak Erdal geldi. Başka bir isim düşünmedim. Erdal’ın Ankaralı olması aklıma bile gelmedi ama Erdal’ın da Ankaralı olması ve Ankara’da yaşıyor olması iyi oldu. Erdal gerçekten bu role çok yakıştı.

 Behzat Ç. reytinglerde çoğunlukla tepelerde değil. Ama bu dizi bir şekilde tuttu ki yayından kalkmıyor...

Reytinglerde 30’larda bile olduğumuz oldu. Bu çok enteresan bir şey. İnternet ortamından dizi çok sahiplenildi. Dizinin internetteki seyri inanılmaz derecede. Kanal baştan beri diziyi seviyor. Diziyi sevmese zaten 30’uncu olan diziyi üçüncü hafta yayından kaldırırlardı. Dizi yayından kalkacak diye benim kendi internet siteme yüzlerce e-mail geldi. Ama kanalın kaldırmak gibi bir düşüncesi yok. Dizi internette seyrediliyordu, insanlar reytingi artar belki diye televizyondan seyretmeye başladı. Ama bilmiyorlar reyting cihazının olması gerektiğini. Kendimiz çok seviyoruz diziyi ama biz nasıl seviyorsak bizim kadar seven ve sahip çıkan bir kitlesi var dizinin. Dizinin ipte yürümesi gibi bir durum yok.  

 İnsanlar bu diziyi neden sevdi?

Bir kere çok samimi. Adamların duruşları, yürümeleri, konuşmaları o kadar samimi ki. Emrah Serbes çok güzel karakterler yazmış. Zaten polisiyelerde önemli olan karakterdir. Ben çekiyorum diye söylemiyorum ama  çekim yapacağım zaman ağlanacak yerde ben de ağlıyorum, gülünecek yerde ben de gülüyorum. Biz iki yönetmen çalışıyoruz. Bazen Doğan Ümit Karaca çektiği zaman uzak kalıp özlüyorum.

Peki “Behzat Ç.”yi neden bu kadar benimsedi insanlar? 

 Mesela ben Behzat Ç.’nin en çok becereksizliğini seviyorum. Hayatı beceremiyor. Bu yüzden hepimize benziyor Behzat. Sevgiliyle anlaşamayız, terk ederiz, terk ediliriz, işimiz yolunda olmaz, reddediliriz... Hayatın becerilemeyen tarafı aslında Behzat Ç. Geçmişte ağır travmalar yaşamış, kızını kaybetmiş, tedavi görmüş bir adam. Şimdi de kadınlarla problem yaşıyor. Behzat’ta hepimizden bir şeyler var. 


 Behzat Ç.’nin Ç.’si ile ilgili birçok varsayımda bulunuldu, hatta Che Guevara bile denildi. Bu doğru mu?

Biz de bilmiyoruz. Herkesin “Ç.” hakkında bir fikri var. Benim de var. Bana kalırsa ikinci isminin baş harfi. Bu Emrah’ın Ç.’si. “Ç.” muamma olarak kalacak. Bana da mesela “Serdar A.” diyorlar artık. Geçen gün okulu gittiğimde “Serdar A. hoş geldin” dediler. Bir bölüm jeneriğe soyadlarımızın baş harfini yazmıştık. Nejat İ., Erdal B., Serdar A. Tarkan K. gibi. Hoş olmuştu.


Hakan’ı yanlış tanımışlar, Erol Taş gibi nefret etmişler.

 “Var mısın? Yok musun?” yarışmasıyla tanınan Hakan Hatipoğlu tecrübesi olmamasına rağmen dizinizde oynuyor. Hakan’ın seçilmesi nasıl oldu?

Hakan, Selim karakteri için çok uygundu. Deneme çekimi yaptık. Benim yarışmada olduğuyla ilgili bir bilgim yoktu. Hakan’ı seçtikten sonra benim şahsıma “Bu çocuğu oynatmayın, bu çocuk ortalığı karıştırır” diye bir sürü mesaj geldi. “Survivor”da yer almış, formattan dolayı da kötü birisiymiş galiba ve insanlar da Hakan’ı sevmemiş. Annem bile “Bu çocuğun ne işi var dizide?” dedi. Hakan dünya tatlısı bir çocuk. Format gereği insanlar yanlış tanımış. Erol Taş gibi nefret etmişler.

 Diziye en son konuk oyuncu olarak Nejat İşler girdi. Bundan sonra da konuk oyuncular olacak mı dizide?

Arkadaşlarımızdan oynamak isteyenler, bizim de aramızda görmek istediğimiz isimler var. Senaryo uygun olduğu sürece izleyiciler sürpriz isimlerle karşılaşacak.


B
ehzat Ç.’nin filmini yapacağız!


 “Behzat Ç.”nin filmini yapmayı düşünüyor musunuz?

En kısa zamanda çekeceğiz. Kanalla görüşüp mutabık olduktan sonra yapacağız. Dizinin tek bir bölümünü sinemaya aktaracağız.

 Çanakkale Savaşı’nı konu alan bir film çekeceğiniz doğru mu?

Doğru. İki tane Çanakkale projemiz var. Bir tanesi yapımcı arkadaşım Tolga Aydın’ın projesi. Diğeri ise Avustralya’da Asya-Pasifik Film Festivali’nde jüri üyeliği yaptım. Festival müdürü de bana bir Çanakkale film projesi teklif etti. Bu biraz daha uzun vadeli bir iş. İlk önce yerli olanını çekeceğiz. Çalışmalara da başladık. Çanakkale Savaşı’nı derinden anlatan bir film olacak. Bir de “Madende” adında bir film çekeceğim. Film, 2071 yılında madende geçiyor. Sanıyorum seneye vizyona girer.

 Ankara Emniyet Müdürü Zeki Çatalkaya bir açıklama yaptı ve  “Şu an Behzat Ç. gibi bir polis olsa ikinci günde meslekten ihraç edilir” dedi...

Ben müdürün doğru söylediğini düşünüyorum. Sonuçta bu bir film. Biz dramatik kurgu gereği yapılması gerekenleri yapıyoruz. Filmlerdeki
her şey gerçek değil.


“Dizilerin kısalması için yapılan eylem kolpa, ben çok saçma buldum”

 Geçen hafta dizi seti çalışanları ve oyuncular dizi sürelerinin kısalmasını için Taksim’de eylem yaptı. Sizce haklılar mı?

Çok kolpa bir eylem ve saçma buldum. Çalışma koşullarının iyileştirilmesiyle dizi süresinin bir alakası yok ki. Dizi 45 dakika olsun, ama sen ne biliyorsun 20 saat çalışmayacağını? Onların söylemesi gereken şey, “Ben 11 saat daha fazla çalışmak istemiyorum”dur. Önemli olan insani çalışma şartlarının olması. Eylemin ismi ve tanımı yanlıştı. Biz de o gün imzamızı atıp işi bıraktık ama eylem daha manalı olmalıydı. Önemli olan çalışma koşullarını düzeltecek yasaların çıkması. Sağlam bir sendikanın olması gerek. Sinemacılara hiçbir zaman müsaade edilmez ki. Hâlâ doğru düzgün yasası, telifi yok. “Filmci bunlar” dersin geçersin. Ama çamur atmaya gelince hemen atarlar. Sen kendi filmcinin yasasını çıkarma sonra adamın çektiği filme çamur at. Bu böyledir.


Milliyet / Ece Emre