Bir döndü ‘Pir’ döndü
Pelinsu Pir, dört yıl aradan sonra Star TV’de yayınlanan “Behzat Ç.” dizisiyle ekrana döndü. Dizide Gönül isimli bir pavyon şarkıcısını canlandıran oyuncu, şimdi de tek kişilik bir oyunla sahnelere dönüş yapmaya hazırlanıyor.
Dört senedir hiçbir rolü kabul etmiyordunuz, “Behzat Ç.”ye neden “evet” dediniz?
- Dizinin cast direktörü Harika Uygur beni aradığında “Bir rol var, çok seveceksin” dedi. Ama başlamış bir diziye sonradan dahil olmaya ilk anda sıcak bakmadım. Yine de diziyi izledim, senaryoyu da okuyunca Gönül rolünü çok sevdim. Diziye “evet” dememin nedenlerinden biri de işin içinde Serdar Akar ve Erdal Beşikçioğlu’nun olmasıydı. Bir pavyon kadınını canlandıracak olmam da beni çok heyecanlandırdı. Dışarıdan basit gibi görünse de bir pavyon şarkıcısını oynamak çok zor. O kadının altyapısını hazırlamak gerekiyor bir kere. Bu yüzden ben de ona bir hayat hikâyesi çizdim...
Nasıl bir hayat hikayesi?
- Küçük yaşlarda babasını kaybetmiş. Annesiyle birlikte yaşamaya başlamış ve çalışmak zorunda kalmış. Sesi güzel olduğu için pavyonda şarkıcılık yapmaya başlamış. Acılı fakat dik duran bir kadın Gönül. Behzat’a deliler gibi aşık. “Ne yaparsa yapsın ama gitmesin” diye düşünüyor, bu yüzden ona hiç soru sormuyor. Biraz da Behzat’ın sığındığı bir liman gibi Gönül. Zaten Behzat’ın kızının ölümüyle yakınlaşıyorlar.
Behzat’ın hayatında birkaç kadın var, sizce hangisini seviyor?
- Ayça Varlıer’in oynadığı eski sevgilisi Bahar’a daha yakın. Çünkü aralarında bitmemiş bir aşk var. Evleneceklermiş, olmamış...
KURT PUSLU HAVAYI SEVER
Çekimler nasıl geçiyor Ankara’da?
- Çok keyifli. İşini severek yapan bir ekiple çalışıyorum, bu her zaman mümkün olmuyor. Dizi için haftanın üç-dört gününü Ankara’da geçiriyorum. Çoğu kişi “Ankara’yı sevmem” der ama ben buranın havasını da insanlarını da çok seviyorum.
O gri, puslu havayı seviyorsunuz yani...
- Kurt puslu havayı sever!
Biz sizden komedi bekliyoruz ama her işiniz drama oluyor. Bunun özel bir nedeni var mı?
- Daha önceki işlerimde komedi öğeleri olsa bile oynadığım karakterler dramatikti. Şükür ki Türkiye’de birçok oyuncunun başına gelen “Bu komikse hep komedide oynasın” durumu bende yaşanmıyor. İyi bir oyuncu her şeyi oynar.
HÂLÂ STAND-UP YAPAN KADIN YOK
“Nası Yani” isimli bir gösteriniz vardı. Hatta o dönem “Türkiye’nin ilk kadın stand-up’çısı” olarak lanse edilmiştiniz. O gösteriyi tekrar yapmayı düşünmüyor musunuz?
- Aslında o gösteriyi stand-up olsun diye yapmadım. Evde yazdığım bir şeyler vardı, tiyatro organizatörlerinin çoğu da benim komik bir kadın olduğuma kanaat getirmişti. “Bu işi yaparsın” dediler ve yaptık. Sahnede çok ciddi konulardan bahsediyorduk ama insanlar gülüyordu. Durum “Türkiye’nin ilk kadın stand-up’çısı” olma iddiasına kadar gitti, çünkü bu işi o dönem yapan kadın yoktu. İşin garibi, hâlâ yok!
Gösteri uzun sürmedi, neden bıraktınız?
- Oynadım, bitti. Hani Cem Yılmaz seri olarak yapıyor ama onun işi bu. Ben tiyatrocuyum, o oyunu oynadım ve bitti.
Peki yeni bir tek kişilik gösteri yapacak mısınız?
- Bu ara kadın-erkek ilişkilerine taktım. Yine bir şeyler yazıyorum. Ama bu kez bir şeyler yararına, özellikle de kadınlar için sahneye çıkmak istiyorum. En yakın projem o...
NASIL İDARELİ OLUNUR, BİLİYORUM
İşten uzak kaldığınız dört yıl boyunca neler yaptınız?
- Buralardan kaçıp Ege’ye gittim. Biraz gezdim, biraz durdum. Bir dizide oynamadığım için izleyiciye ortadan kaybolmuşum gibi geliyor ama bu süreçte bir kanalda sunuculuk yaptım. Hali hazırda reklam dublajı da yapıyorum.
Peki çalışmadığınız dönemde nasıl geçindiniz?
- Ben çok parası olan biri değilim. Basit bir tiyatrocuyum, nasıl idareli olunur biliyorum. Yaptığım işlerden ve oynadığım dizilerden kazandığım paraları biriktiriyorum. Böylece işim yokken o para bana yetiyor. Gece hayatım yok, “marka giyineyim” diye bir durumum da yok. Bir makyaj mendiliyle iki kez yüzümü silebilirim...
Röportaj: Hürriyet / Sinem VURAL