"Dili çok kuvvetli ve senaryosu sağlıklı bir yapım"
"Dili çok kuvvetli ve senaryosu sağlıklı bir yapım"
Giriş Tarihi : 08.04.2013 - 11:00
Güncelleme Tarihi : 08.04.2013 - 11:00
Star TV’de her pazar ekranlara gelecek olan ‘Behzat Ç. Bir Ankara Polisiyesi’, sezonun en iddialı yapımlarından biri. Dizinin başrollerinde ‘Survivor’ yarışmasıyla tanıdığımız Hakan Hatipoğlu ve Ayça Varlıer gibi isimler var. İşte Ayça Varlıer ve bilinmeyen yönleriyle Hakan Hatipoğlu...
FAİLİ MEÇHULLERİ ÇÖZECEĞİZ
Dizideki rolleriniz nasıl?
HAKAN HATİPOĞLU: Cinayet masasında ciddi faili meçhul ve gaspların peşinden giden bir polis ekibiyiz. Ben Selim isminde, bu ekibin komiserlerinden biriyim. 30’lu yaşlarda soğukkanlı, çapkın ve aklı başında bir çocuğu canlandırıyorum.
AYÇA VARLIER: Karakterim Bahar... Başkomiser Behzat Ç. ile üniversite yıllarından tanışıyoruz. Behzat polis olmak isteyince yollarımız ayrılıyor. Yıllar sonra yeniden karşılaşıyoruz ve aramızdaki bağ yeniden doğuyor. Ana karakterin etrafından dönen ama yan rollerinde ciddi hikayeleri olan bir dizi. Emrah Serbes’in kitabından uyarlandığı için dili de çok kuvvetli ve senaryosu sağlıklı bir yapım.
Polisiye dizilerin yurtdışındaki örneklerinde kurgu çok iyi. Sizin diziniz bu açıdan tatmin edecek mi?
AYÇA VARLIER: Seyirciyi aptal yerine koymayacaksınız. Halkımız zeki. Bu işin bir matematiği var. Bizim dizimizde de bu matematik çok iyi ilerliyor. Ayrıca HD üç fotoğraf kamerasıyla çalışıyorlar. House dizisinin finalinin çekildiği özel bir teknik kullanılıyor.
HAKAN HATİPOĞLU: Bu iş bence kesinlikle uzun ömürlü. Şu anda izlediğiniz mafya ve polisiye dizilerinin önünü keseceğiz.
Role nasıl hazırlandınız?
HAKAN HATİPOĞLU: Silah nasıl tutulur, nasıl kullanılmalı eğitimini aldık. Ayrıca eski emniyet mensubu danışmanlarımız var. Yönetmenin yanında oturup attığımız her adımda bize yardımcı oluyorlar.
Çanakkalelisiniz değil mi?
- Evet, Çanakkale’liyim. Babam otomotivle uğraşıyor. Annem eski milli yüzücü. Ben de denizi çok seviyorum. Beş yaşından beri su topu oynuyorum. 300 kereden fazla milli takım forması giydim. Işık Üniversitesi’nde işletme bölümünü bitirdim. Üzerine Marmara Üniversitesi’nde master yaptım.
Yarışmada hep hiperaktif ve asi bir duruşunuz vardı. Gerçekte de öyle misiniz?
- Başına buyruğum! Kafama estiği zaman alır başımı bir yerlere giderim. Farklı şeyler yaşamayı severim. Ama çok da hırslıyım.
Hırsın zararları yok mu?
- Hırs aslında zararlı değil. Sadece içinden ihtirası çıkarmak gerekiyor.
Bütün yarışmacılar arasından sıyrıldınız. Hep böyle farklı elektriğiniz var mıydı?
- Evet. Hayatım boyunca hep yönlendiren kişi oldum. 10 kişi bir yerde otursak herkes beni dinlerdi. Konuşmazsam da anlatan kişi bana bakıp derdini anlatır.
Nedir bunun sırrı?
- Ben de çözemedim. Sanırım bakışlarımla karşı tarafı iyi yakalıyorum.
Yarışmada bazen diğerlerini yönlendiremediğiniz de oldu. Bu sizi sinirlenirdi mi o zaman?
- Düzeni bozmuyordum... Survivor bazen sessiz kalmanızı gerektiren bir yarışma. Ama ben sessiz kalamadım. Yapım bu, yapacak bir şey yok. Biraz da bundan dolayı kaybettim. Aslında sadece ödülü kaybettim. Bir sürü şey kazandım.
ENGELLİLERLE İŞ YAPARSAK ÖYLE ANILIRIZ KORKULARI VAR
Ne kazandınız?
- Yemek yokluğunda arkadaşlarımı doyurdum, kızları savunan ve kollayan biri olarak ben aslında kaybeden değil kazananım. Aldığım tepkiler de böyle. Bir taraf banka soygununa giden hırsızlar gibiydi. Oyun çerçevesinde ‘kötü adamlar’dı karşılarında da bizim gibi iyi insanlar vardı.
Karşı tarafa sorsak onlar da sizin için ‘kötü adam’ demezler mi?
- Hayır. Çünkü ben onlara balık tutuyorsam, faydam oluyorsa neden kötü olayım. Onlar lobi yaptıkları için ben de yaptım ama çizgimi hiç değiştirmedim. Kendi grubumdan kimseyi yazmadım.
Engellilere yönelik projeleriniz oldu. Neden engelliler?
- Babam bir gün Facebook’ta çok güzel yüzü olan bir kadın profili görmüş. Profilde “Lütfen benimle konuşmadan önce resimlerime bakın, ben engelliyim” diyordu. Bu beni çok etkiledi ve engellilere yönelik senistersen.com isimli bir sosyal paylaşım sitesi açtım.
Site neden kapandı?
- İki buçuk senede 25 bin üyeye yaklaştık. Birçok insanın hayatını değiştirdik. Siteden evlenenler oldu ama siteyi hack’lediler. Sonrası bizim için ciddi bir masraf olacaktı bu yüzden durdurduk. Türkiye’de zaten engellilerle yapılan işlere markalar yanaşmıyor. Engellilerle iş yaparsak bizde engelli olarak anılırız diye düşünüyorlar. Bunu kırmak önce devletin sonra markaların görevi. Ben elimden geldiğince başka şeyler de yapıyorum.
Neler yapıyorsunuz?
- Çocukları çok seviyorum. Aileler çocukları benim gibi olsun istiyor. Bu yüzden okulları ziyaret ediyorum.
Aileler neden çocukları sizin gibi olsun istiyor?
- Yaşımı göstermiyorum. 20’li yaşlarda örnek alınacak bir genç gibi duruyorum. Sporcuyum.
KAMERALARIN ARKASINDA PALMİYEDEN YAPTIĞIM YÜZÜKLE EVLENME TEKLİF ETTİM
Sevgiliniz Gizem “Var mısın, Yok musun” yarışmasında yanınıza denk düştü. İlk görüşte aşk mıydı sizinki?
- Hayır. Bizim abi kardeş ilişkimiz vardı. Ama yarışma sonrasında oradan ayrılırken farklı hissetmeye başladık. İki ay sonra da çıkmaya karar verdik.
Gizem’in nesine vuruldunuz?
- Küçükken hep gözler, burun falan derdik. Önemli olan insanın içiymiş. Gizem sakin ve iyi huylu bir kız. Cici bir insan.
Kadın hayranlarımı kaybederim korkusu yaşamadınız mı?
- İlişkim kariyerimden daha önemli. İnsan bir şekilde pazarda bile çalışır, para kazanır. Ama hayat arkadaşını doğru bulamayabilir.
Aşkta nasıl bir adamsınız?
- Çok duygusalım. Romantiğim. Her şey çabuk çözülsün isterim. Sevgilimle üç gün küs kalamam. Tez canlıyım.
Çapkın mısınız?
- Öyleydim. Ama artık emekli oldum. Çok eşli değilim. Tek eşlilikten yanayım.
Evlilik var mı?
- Sevgilimi çok seviyorum. Yakında nişanlanacağız inşallah. Seneye haziranda evlenmeyi düşünüyoruz.
Nasıl evlenme teklif ettiniz?
- Panama’da. Kameraların arkasında oldu. Gizem elenmek üzereydi. Onu köşeye çekip palmiye yapraklarından yaptığım yüzükleri taktım ve hayatımı onunla paylaşmak istediğimi söyledim. İkimiz de ağlamaya başladık. Kabul etti. Bir keresinde de sahilde yürürken midye kabuğu buldum ve parmağına taktım. Emin ol, bizim için tek taştan daha değerli.
AKIL, GÜÇ VE VEFA ARIYORUM
Sağ kolumun iç kısmındaki dövmemde ismim yazıyor. Kolumun diğer tarafına insanlarda aradığım üç özelliği yazdırdım. Bunlar, akıl, güç ve vefa. Bileğimde kız kardeşim Zeynep’in başharfi var. Sol bileğimde dövme şeklinde bir açma kapama düğmesi bulunuyor. Bir de sutopundaki şapka numaram olan altı rakamı var.
Hakan GENCE / HÜRRİYET
FAİLİ MEÇHULLERİ ÇÖZECEĞİZ
Dizideki rolleriniz nasıl?
HAKAN HATİPOĞLU: Cinayet masasında ciddi faili meçhul ve gaspların peşinden giden bir polis ekibiyiz. Ben Selim isminde, bu ekibin komiserlerinden biriyim. 30’lu yaşlarda soğukkanlı, çapkın ve aklı başında bir çocuğu canlandırıyorum.
AYÇA VARLIER: Karakterim Bahar... Başkomiser Behzat Ç. ile üniversite yıllarından tanışıyoruz. Behzat polis olmak isteyince yollarımız ayrılıyor. Yıllar sonra yeniden karşılaşıyoruz ve aramızdaki bağ yeniden doğuyor. Ana karakterin etrafından dönen ama yan rollerinde ciddi hikayeleri olan bir dizi. Emrah Serbes’in kitabından uyarlandığı için dili de çok kuvvetli ve senaryosu sağlıklı bir yapım.
Polisiye dizilerin yurtdışındaki örneklerinde kurgu çok iyi. Sizin diziniz bu açıdan tatmin edecek mi?
AYÇA VARLIER: Seyirciyi aptal yerine koymayacaksınız. Halkımız zeki. Bu işin bir matematiği var. Bizim dizimizde de bu matematik çok iyi ilerliyor. Ayrıca HD üç fotoğraf kamerasıyla çalışıyorlar. House dizisinin finalinin çekildiği özel bir teknik kullanılıyor.
HAKAN HATİPOĞLU: Bu iş bence kesinlikle uzun ömürlü. Şu anda izlediğiniz mafya ve polisiye dizilerinin önünü keseceğiz.
Role nasıl hazırlandınız?
HAKAN HATİPOĞLU: Silah nasıl tutulur, nasıl kullanılmalı eğitimini aldık. Ayrıca eski emniyet mensubu danışmanlarımız var. Yönetmenin yanında oturup attığımız her adımda bize yardımcı oluyorlar.
Çanakkalelisiniz değil mi?
- Evet, Çanakkale’liyim. Babam otomotivle uğraşıyor. Annem eski milli yüzücü. Ben de denizi çok seviyorum. Beş yaşından beri su topu oynuyorum. 300 kereden fazla milli takım forması giydim. Işık Üniversitesi’nde işletme bölümünü bitirdim. Üzerine Marmara Üniversitesi’nde master yaptım.
Yarışmada hep hiperaktif ve asi bir duruşunuz vardı. Gerçekte de öyle misiniz?
- Başına buyruğum! Kafama estiği zaman alır başımı bir yerlere giderim. Farklı şeyler yaşamayı severim. Ama çok da hırslıyım.
Hırsın zararları yok mu?
- Hırs aslında zararlı değil. Sadece içinden ihtirası çıkarmak gerekiyor.
Bütün yarışmacılar arasından sıyrıldınız. Hep böyle farklı elektriğiniz var mıydı?
- Evet. Hayatım boyunca hep yönlendiren kişi oldum. 10 kişi bir yerde otursak herkes beni dinlerdi. Konuşmazsam da anlatan kişi bana bakıp derdini anlatır.
Nedir bunun sırrı?
- Ben de çözemedim. Sanırım bakışlarımla karşı tarafı iyi yakalıyorum.
Yarışmada bazen diğerlerini yönlendiremediğiniz de oldu. Bu sizi sinirlenirdi mi o zaman?
- Düzeni bozmuyordum... Survivor bazen sessiz kalmanızı gerektiren bir yarışma. Ama ben sessiz kalamadım. Yapım bu, yapacak bir şey yok. Biraz da bundan dolayı kaybettim. Aslında sadece ödülü kaybettim. Bir sürü şey kazandım.
ENGELLİLERLE İŞ YAPARSAK ÖYLE ANILIRIZ KORKULARI VAR
Ne kazandınız?
- Yemek yokluğunda arkadaşlarımı doyurdum, kızları savunan ve kollayan biri olarak ben aslında kaybeden değil kazananım. Aldığım tepkiler de böyle. Bir taraf banka soygununa giden hırsızlar gibiydi. Oyun çerçevesinde ‘kötü adamlar’dı karşılarında da bizim gibi iyi insanlar vardı.
Karşı tarafa sorsak onlar da sizin için ‘kötü adam’ demezler mi?
- Hayır. Çünkü ben onlara balık tutuyorsam, faydam oluyorsa neden kötü olayım. Onlar lobi yaptıkları için ben de yaptım ama çizgimi hiç değiştirmedim. Kendi grubumdan kimseyi yazmadım.
Engellilere yönelik projeleriniz oldu. Neden engelliler?
- Babam bir gün Facebook’ta çok güzel yüzü olan bir kadın profili görmüş. Profilde “Lütfen benimle konuşmadan önce resimlerime bakın, ben engelliyim” diyordu. Bu beni çok etkiledi ve engellilere yönelik senistersen.com isimli bir sosyal paylaşım sitesi açtım.
Site neden kapandı?
- İki buçuk senede 25 bin üyeye yaklaştık. Birçok insanın hayatını değiştirdik. Siteden evlenenler oldu ama siteyi hack’lediler. Sonrası bizim için ciddi bir masraf olacaktı bu yüzden durdurduk. Türkiye’de zaten engellilerle yapılan işlere markalar yanaşmıyor. Engellilerle iş yaparsak bizde engelli olarak anılırız diye düşünüyorlar. Bunu kırmak önce devletin sonra markaların görevi. Ben elimden geldiğince başka şeyler de yapıyorum.
Neler yapıyorsunuz?
- Çocukları çok seviyorum. Aileler çocukları benim gibi olsun istiyor. Bu yüzden okulları ziyaret ediyorum.
Aileler neden çocukları sizin gibi olsun istiyor?
- Yaşımı göstermiyorum. 20’li yaşlarda örnek alınacak bir genç gibi duruyorum. Sporcuyum.
KAMERALARIN ARKASINDA PALMİYEDEN YAPTIĞIM YÜZÜKLE EVLENME TEKLİF ETTİM
Sevgiliniz Gizem “Var mısın, Yok musun” yarışmasında yanınıza denk düştü. İlk görüşte aşk mıydı sizinki?
- Hayır. Bizim abi kardeş ilişkimiz vardı. Ama yarışma sonrasında oradan ayrılırken farklı hissetmeye başladık. İki ay sonra da çıkmaya karar verdik.
Gizem’in nesine vuruldunuz?
- Küçükken hep gözler, burun falan derdik. Önemli olan insanın içiymiş. Gizem sakin ve iyi huylu bir kız. Cici bir insan.
Kadın hayranlarımı kaybederim korkusu yaşamadınız mı?
- İlişkim kariyerimden daha önemli. İnsan bir şekilde pazarda bile çalışır, para kazanır. Ama hayat arkadaşını doğru bulamayabilir.
Aşkta nasıl bir adamsınız?
- Çok duygusalım. Romantiğim. Her şey çabuk çözülsün isterim. Sevgilimle üç gün küs kalamam. Tez canlıyım.
Çapkın mısınız?
- Öyleydim. Ama artık emekli oldum. Çok eşli değilim. Tek eşlilikten yanayım.
Evlilik var mı?
- Sevgilimi çok seviyorum. Yakında nişanlanacağız inşallah. Seneye haziranda evlenmeyi düşünüyoruz.
Nasıl evlenme teklif ettiniz?
- Panama’da. Kameraların arkasında oldu. Gizem elenmek üzereydi. Onu köşeye çekip palmiye yapraklarından yaptığım yüzükleri taktım ve hayatımı onunla paylaşmak istediğimi söyledim. İkimiz de ağlamaya başladık. Kabul etti. Bir keresinde de sahilde yürürken midye kabuğu buldum ve parmağına taktım. Emin ol, bizim için tek taştan daha değerli.
AKIL, GÜÇ VE VEFA ARIYORUM
Sağ kolumun iç kısmındaki dövmemde ismim yazıyor. Kolumun diğer tarafına insanlarda aradığım üç özelliği yazdırdım. Bunlar, akıl, güç ve vefa. Bileğimde kız kardeşim Zeynep’in başharfi var. Sol bileğimde dövme şeklinde bir açma kapama düğmesi bulunuyor. Bir de sutopundaki şapka numaram olan altı rakamı var.
Hakan GENCE / HÜRRİYET