İki yeni yol arkadaşıyla yola devam
“Leyla ile Mecnun” ekibi, yoluna “Ben de Özledim”le devam ediyor. Kadroya iki yeni oyuncu katıldı. Ekibin yeni yol arkadaşları Ezgi Çelik ve Sera Tokdemir’i yakından tanıyalım...
“Çok yalnızım, n’olur dağılmayın!”
“Çok yalnızım, n’olur dağılmayın” sloganıyla ekrana gelen dizi, “Leyla ile Mecnun” hasretine en iyi gelen şey. Ali Atay, Serkan Keskin, Osman Sonant, Ahmet Mümtaz Taylan, Cengiz Bozkurt, Mehmet Cihan Ercan bu dizide kendilerini oynuyor. Onlara senarist Burak Aksak, yönetmen Onur Ünlü ve yapımcı Funda Alp de yine kendileri olarak eşlik ediyor. Dizi “Leyla ile Mecnun”a en az izleyiciler kadar bağlanan ekibin “E peki şimdi ne olacak?” hallerine odaklanıyor. Oynadıkları karakterleri nasıl özlediklerini, yeni bir projeye evet demekle dememek arasında gidip gelişlerini anlatıyor. Burak Aksak, kuzeni Selçuk Aydemir’in yazıp yönettiği “İşler Güçler”e bolca gönderme yaparak, çok lezzetli şeyler yazıyor. Onur Ünlü’nün Radikal’den Erkan Aktuğ’a verdiği röportajda dediği gibi “Bir şov bitiyor, başka şov başlıyor”, sonuçta ortaya “Leyla ile Mecnun’la aynı kafada ama farklı bir iş” çıkıyor.
Havuz sahnelerinde kostümün altına balıkadam kıyafeti
Gerçek ile kurgunun kol kola yürüdüğü bu dizide kurmaca karakterlerden ikisini Sera Tokdemir ve Ezgi Çelik canlandırıyor. “Yeni Leyla” olarak anılan Sera Tokdemir, Ali Atay’ın yakınlarında göreceğimiz, yeni bir karakter. Ezgi Çelik ise Serkan Keskin’i allak bullak eden deniz kızı rolünde.
“Leyla ile Mecnun”dan pek çok Leyla geldi geçti. Dizinin kadın karakterleri, “sevdi mi çok güzel seven” erkek karakterlerin hep bir adım gerisinde kaldı. Senarist ve yönetmen çeşitli zamanlarda bunun kasıtlı olmadığını, doğal süreçte hikayenin bu yönde geliştiğini söyledi. Ekibe katılan yeni kadın oyuncular “Acaba Leyla’ların başına gelen bizim başımıza gelir mi?” endişesi taşıyorlar mıdır diye merak ettik ve “Ben de Özledim” setinin yolunu tuttuk.
Dizide Ali Atay’ın evi olarak gördüğümüz evde buluşuyoruz Çelik ve Tokdemir’le. Burası gerçekte Atay’ın evi değil ama o da yakınlarda oturuyormuş. Herkeste bir koşuşturmaca...
Onur Ünlü, eline tutuşturulan sallama çaya razı olmuş, hazırlıkların bitmesini bekliyor. Sohbetlerine kulak misafiri oluyorum. Nasıl olduğumu aktarmama gerek yok, her cuma Star’da izliyorsunuz zaten. O gün çok ilgi gören, havuz sahnelerinden biri çekilecek. Hava ziyadesiyle soğuk. Kostümün altına balıkadam kıyafeti giyiyorlarmış üşümemek için. Birazdan havuza gireceklere acıyan gözlerle bakıp makyajı biten Tokdemir ve Çelik’in yanına gidiyorum.
Sera Tokdemir
“At kafa dediklerinde mutlu oluyorum artık”
- Daha görüşmelerde bu işin içinde olacağımı hissettim. Hatta son görüşmede Ali’ye (Atay),
rolü aldığım kesinleşmemiş olmasına rağmen, “Sette görüşürüz” demişim. Böyle şeyleri hissediyorum ben. Ama olduğu anda değil, sonra fark ediyorum, “Aa, ben zaten biliyordum böyle olacağını” diyorum.
- Hiçbir şekilde tanımlayamadığım bir proje bu. Her şeyden biraz var ve tam olarak hiçbir şeye benzemiyor. Bir şeye çok üzülmüşsünüzdür, o sırada biri komik bir şey söyler ve gülmeye başlarsınız ya, bu dizi öyle bir dizi.
- “Leyla ile Mecnun”u tabii ki biliyordum ama düzenli olarak izleyememiştim çok yoğun çalıştığımız için. İzlememek izleyici olarak kötüymüş, çok şey kaçırmışım. Ama oyuncu olarak belki de iyi oldu, her şeyi burada görüyorum ve dışarıdan bakabiliyorum.
- “Leyla ile Mecnun”da kadın karakterler değişti, burada da öyle olur mu gibi bir endişem yok. Evet, hikaye bir erkek hikayesi. Ve bu haliyle güzel.
“Yedi yaşında bir oğlum var”
- Ekibe yeni katıldım ama öyle sınıfa yeni gelen öğrenci gibi hissetmiyorum. Onur (Ünlü) Hoca ve Ali çok yardımcı oluyor bana. Ali neredeyse oyuncu koçum...
- Mersinliyim ben. Bilkent Üniversitesi’nde Turizm okudum. Okuldan sonra tiyatro eğitimi aldım. Sonra evlendim, anne oldum. Yedi yaşında bir oğlum var, Boran. Boşandıktan sonra İstanbul’a geldim. Zaten her yaz babamın işi nedeniyle İstanbul’a geliyorduk. Bir yaz burada çalışırken bir yandan da Ayla Algan’dan ders aldım. Kısa bir süre sonra da bir diziden teklif geldi. Ailem de iki yan sokağıma taşındı. Mutlu mesut yaşıyoruz.
- Babam yarış atı sahibi ve yetiştiricisi. Benim de şimdi yarış atlarım var. Bu diziye dahil olduğumu duyanlar, Twitter’dan “Hoşgeldin at kafa” dediler. Çok şaşırdım, sonra anladım ki bu, ekibin çok sık kullandığı, “Leyla ile Mecnun”da da geçen bir ifade... Ayrı bir dil söz konusu burada ve bu benim çok hoşuma gidiyor. At kafa dediklerinde çok mutlu oluyorum artık.
- Oğlum Boran da İstanbul’a taşınmış olmaktan memnun. Tek sıkıntısı benim işe gidiyor olmam. Sanırım biraz da bu yüzden “Ben oyuncu olmayacağım” diyor. “Peki ne olacaksın?” diye soruyorum, “Eskiden pilot olacağım diyordum, uçup senin yanına gelmek için, şimdi ne olacağım bilmiyorum. Kalp doktorları çok kazanıyormuş, doktor olacağım herhalde” diyor.
- Müzikle ilgileniyorum. “Hayat Devam Ediyor” dizisinde oynarken bir şarkı yapmıştım. Bir bölümde de seslendirdim de bu şarkıyı. “Ben de Özledim” için de bir şarkı yaptım, henüz kimse bilmiyor. Bu dizide rol alacağımın kesinleştiği günün akşamında oturdum bir şarkı yazdım. “Leyla ile Mecnun” bitiyor ama bitmiyor ya aslında, onu anlatmaya çalıştım. “Yarı yolda kalmak diye bir şey yok, yürüdükçe
ne var ki yoldan daha çok?” diyorum şarkıda. Bu ekibin yola devam etmesini çok güzel, çok ilham verici buluyorum. Leyla The Band’e katılmam gibi bir şey şu an söz konusu değil ama çok isterim. Bakalım, kısmet...
Ezgi Çelik
“Deniz kızı rolü iştahımı kabartıyor”
- “Ben de Özledim”de bir deniz kızını oynuyorum. Sonra bir rol daha olacak ama onunla ilgili bir şey söylemeyelim şimdiden. Yedi yaşında Şehir Tiyatrosu’nda başladım oyunculuğa. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde tiyatro okudum. İlk kez iki sene önce “Acaba oyunculuk yapmasaydım ne yapardım?” diye düşündüm. Bir cevap bulamadım. Memnunum hayatımdan. Sonra buna paralel şeyler olur belki. Ama şu an tek istediğim oyunculuk.
- Bu ekibin daha önce yaptığı işlerde kadın oyuncular değişmişti falan gibi şeyleri düşünmüyoruz çalışırken.
Onu düşünerek hareket etmek imkansız olur.
“Craft Tiyatro’da oyuna başlıyoruz”
- Bu benim için çok iştah kabartan bir rol. Deniz kızı olmak gerçekten çok güzelmiş. O kostüm, makyaj... Her defasında çok heyecan veriyor bana. Kostümün alt kısmı yurt dışından getirildi. Üst kısmını da buradaki kostümcü arkadaşlar hazırladı. Ayak kısmında monopalet var.
İki ayağınızı tek palete sokmuşsunuz gibi düşünün. Devamlı hareket halinde olmak zorundasınız. Sualtı tecrübem olduğu için çekimlerde zorluk çekmiyorum. İki dalgıç oluyor zaten yanımda. Yorulunca onlara tutunuyorum.
- Her yaz Kaş’ta dalıyorum. “Advanced” seviyede dalabiliyorum.
- Televizyona Tomris (Giritlioğlu) Hanım’la başladım. O yüzden çok şanslıyım. Oyuncular genelde idealleri ve hayat şartları ayrımında kalır. Benim pek öyle bir durumum olmadı.
- Craft Tiyatro’da bir oyuna başlıyoruz. 5-10 güne provalar başlayacak. Tiyatro yapmak bana iyi geliyor.
Güliz Arslan - Milliyet