'Mezdeke'yle çalışıyoruz'

Star TV'nin sevilen dizisi Dolunay'ın başrol oyuncuları Özge Gürel ve Can Yaman, Star Life çok özel açıklamalar yaptı...
Giriş Tarihi : 05.11.2017 - 11:49
Güncelleme Tarihi : 05.11.2017 - 11:49
'Mezdeke'yle çalışıyoruz'

Star TV'nin sevilen dizisi Dolunay'ın başrol oyuncuları Özge Gürel ve Can Yaman, Star Life çok özel açıklamalar yaptı...

Set arkasında nasıl Nazlı ve Ferit, keyifli bir set arkası var?

Özge Gürel: Bu bir şans bence, sorun yok tabi çok yoğun çalışıyoruz ama keyfimiz yerinde, bu da büyük bir lüks. Burada bir keyifsizlik olduğunda bu bütün hayatınıza yansıyor çünkü uzun saatler biraradasınız. 

Can Yaman: Bazen uyandığınızda, ayaklarınız gitmez ya, böyle bir şey asla yok bu güzel bir şey. Setimizde herkes çok eğlenceli, mizah anlayışı yüksek insanlar var setimizde. Bütün oyuncular, yönetimimiz, setteki ekip öyle. 

ÖG: Mezdeke'yle çalışıyoruz .

CY: Hoparlörden müzik çalıyoruz, eğleniyoruz.

Nazlı, Antakyalı bir şef, Ferit ise yemek konusunda oldukça titiz…
CY: Ferit her konuda hassas, yemek konusunda, ailesi konusunda, kıyafeti konusunda, Nazlı konusunda hassas. Hassas olması da güzel bir şey. 

Mutfakla aranız normalde nasıl? 
ÖG: Benim muazzam, aşk yaşıyorum, yemek yemeyi de yapmayı da çok seviyorum. Mutfakta vakit geçirmeyi, insanları doyurmayı misafir ağırlamayı çok seviyorum.

Sette ekip arkadaşlarına sürpriz yapıyor mu Özge Gürel?
CM: Bizde kahve kardeşliği var birbirimize kahve alıyoruz. 

ÖG: Eve erken gönderseler yapacağım yemek. 

CM: 4-5 sene önce daha fazla mutfağa girerdim, baba tarafı Arnavuttur, babam çok marifetlidir. Ben de bir ara merak sarmıştım. Babamın yanında da iyi bir staj yaptım.

Çok iyi sarma yapıyormuşsunuz…
CM: Annem dedi ki sen yap ben de yapayım babaannen de not versin… Babaannem de benimkini beğendi. 

ÖG: Peki nasıl sardın şimdi böyle patlıcan gibi mi oldu yoksa incecik mi oldu

CM: İçini çiğ bırakmadım, uzun süre kavurdum. Yaprakları da özenli seçtim baya 3-4 saat sürdü. Babamın da yardımı oldu bunu burada açıklıyorum. 

ÖG: Ben çok detay insanı değilim, sarma sarmak bana çok meşakkatli geliyor ben detaylarla uğraşmayacağım tencere yemeği patlıcan oturtma yapıyorum. İşçiliği ile uğraşmayacağım yemekleri seçiyorum.

CM: En basit yemeklerde bile özenmek gerekiyor, bir omlet bile yapsanız. 

ÖG: İdeal erkek, mutfakta kadının işine karışmayan erkektir, “çok güzel olmuş”la sınırlandırmalı ...

Oyunculuğa başlama hikayeniz nedir, yakın nostalji yapsak biraz?
ÖG: Kısmete çok inanıyorum, hayat domino taşı gibi, bir şey diğer olayları tetikliyor. Benim de öyle oldu, planlarım arasında oyunculuk yoktu. 2011 yılında Oyunculuk derslerine başlamıştım, ama oyunculuktan ziyade amacımız, dram öğrenmek , oyuncu hissiyatını öğrenmekti. Kamera arkasında olmak istiyordum. Bir kaç ders sonra Özay aradı fotoğrafım olup olmadığını sordu. Pek yapıma gönderilecek fotoğraflar değildi. Yine de yolladık. Ve bir auditiona çağrıldım, daha önce hiç deneyimim yoktu. Oynadım ve sonrasında sözleşme imzalayalım dediler. Bu şekilde başladım. 

CY: Detaylar farklı ama hikaye benziyor. Ben Avukatım şuan iki tane ortağım var ofisimiz var, ben şu ara aktif değilim duruşmalara katılmıyorum. Bize hukuk fakültesinde de tavsiye edilen bir şeydi, oyunculuk dersi. Benim hep aklımda olan bir şeydi oyunculuk dersi almak. Şansım, şimdiki menajerlerimle tanışıp onların bana ders vermeyi istemeleri sonucunda derslere başlamamız. Hoşuma da gitti. İlk işlerim Gönül İşleri’ydi. Çok iyi bir kadrosu vardı. Yönetmenimiz beni beğenmiş, bir ay karaktere hazırlandık. Bu şekilde serüven başladı. 

Avukatlığı özlüyor musun? 
CY: Dediğim gibi ortaklarım var. Çok yakın arkadaşlarız, davaları da günün sonunda konuşuyoruz, raporlaşıyoruz. Uzaktan da olsa ucundan devam edebiliyorum. 

Her ikinizin de hayatında aynı sektörden insanlar var sosyal medyada da en çok yakıştırılan çiftler sizlersiniz. Aynı işi yapmak zor oluyor mu?
ÖG: Benim için avantajı çok daha fazla. Hem empati anlamında hem oturup mesleğimiz hakkında konuşabilmek, bakış açımızı ortaya koymak anlamında. Çok iyi bir şey aynı meslekten biri ile beraber olmak. 

Kıskançlık oluyor mu? 
ÖG:Hiç. Biz gerçekten iş yapıyoruz. Bunun çok bilincindeyiz ben de Serkan da. Günlük hayatımızdaki davranışlarımız önemli. İşimizde belli kurallarım var, alanım var işimi seviyorum, o da işini seviyor. Kesinlikle benim buna müdahale etmem mümkün değil, bu tartışmaya açık bir konu da değil. Herkes işini yapıyor. Günün sonunda birlikteyiz, mutluyuz. Dizideki hali ile oynadığı karakter ile onu yargılamanın altı bana çok dolu gelmiyor. Ben Serkan’la birlikteyim oynadığı karakterle birlikte değil. Biz birbirimizi çok iyi tanıyoruz artık. Bu iş bize ne katar kendimizi nereye taşıyabiliriz, odağımızda bunlar var. 

CY: Başka bir kafada oluyorsunuz, aynı dili konuşuyoruz. Bir çok arkadaşım beni davet ettiklerinde setim var dediğimde onları oyaladığımı zannediyorlar. Hayatınızda oyuncu biri olduğu zaman halden anlıyor gerçekten. Benim kıskançlığım kötü huylu bir kıskançlık değil, kendimi daha iyiye yönelten bir kıskançlık. Bir şeyi yapıyorsanız daha iyi yapma şeklinde bir kıskançlık. Herkeste bir kıskançlık duygusu var ama bunu nasıl yansıttığınız, nasıl idare ettiğiniz ile ilgili bir konu. İlişkide kıskançlık olsa bir ilişki zaten yürümez. Şuan konuştuğumuz bir ilişki varsa o zaten kıskançlık olmadığındandır.

Dolunay’da ilerleyen bölümlerde ne olacak? 
ÖG: Karakterler çatışıyor zaten, bu çatışma güzel ama bu çatışma da çekici geliyor. Nazlıda olmayan şeyler Ferit’te, Ferit’te olmayan özelliklerse Nazlı’da var. İkisi için de yabancı huylar bunlar. Birbirlerinden bir şey öğrenme durumları da var. Bu çatışmayı tutmak istiyoruz biz, bakalım. 


CY: Detaylarda çatışma olsa da aslında konunun bütününü düşündüğümüzde birbirilerine benzeyen karakterler. Ikisi de başarılı olmak isteyen, idealleri olan karakterler. 

Dizide gelinlik giydiğinizde ne hissettiniz, gerçeğini giyseydim duygusu oldu mu?
ÖG: Hiç öyle hissetmiyorum, hatta öyle sahneler daha teferruatlı olduğu için saç makyaj hazırlığı daha uzun sürüyor. Ve burada zamanla yarışıyoruz. Önceliğimiz bu oluyor. 

CY: Bu tarz sahneler zor oluyor, genelde tüm kastın yer aldığı zor sahneler oluyor. 

Ferit mi Nazlı mı daha konuşkan?

ÖG: Nazlı susmuyor. 

Gerçek hayatta çok konuşan erkek itici mi çekici midir? 

ÖG: Çok çekici gelmez heralde. 

CY: Ne konuştuğunuza bağlı, çok konuşup boş konuşuyorsanız olmaz, ama espri yapıyorsanız karşı tarafın hoşuna gider. Genellikle standup gösterilerinde de erkekler ağırlıkta. Boş konuşmadığınız sürece çok konuşmanızda bir sıkıntı yok. 

ÖG: Kadınlar daha detaylı anlatım seviyor, Serkan’ın bir kelimede anlatacağı bir şeyi ben yarım saat anlatabiliyorum. Sanırım erkeğin az konuşması bundan kaynaklanıyor. 

CY: Çok doğru söylüyor, Beste bazen bana bir şey anlatıyor söyledim ya diyor, dinlememişim ? Ben net söylüyorum ne söylenmesi gerekiyorsa. Annemde de o var, bana 3-4 gün sonra söylemesi daha mantıklı olan bir şeyi alakasız bir yerde söylüyor. 

Çocukluğunuzda sokakta oynar mıydınız? 

ÖG: Evet, her şeyi oynardık. Herkesin birbirini tanıdığı küçük bir mahallede büyüdüm. O benim en büyük lüksümdü sanırım. Kız oyunları vardı biz bebeklerimizle oynardık ya da saklanmaç. 

CY: Ben sadece top oynardım. Anaokulunda falan çok saçma geliyordu boyama, sadece topla ilgilenen bir çocuktum. 

Hangi takımlısınız?

CY: Beşiktaş.

ÖG: Fenerbahçe

CY: Fenerliyim diyor bir tane oyuncu söyleyemez 

ÖG: Çocukluğumdan beri fenerbahçeliyim, kendimi yakın hissediyorum. Serkan koyu bir Beşiktaşlı çok düşkün. 

CY: Ben daha Beşiktaşlıyım deyip de futboldan anlamayan kadın görmedim. Bir kadın Beşiktaşı tutuyorsa, muhakkak futbolla ilgileniyordur.

Kötü karakter gelse kabul eder misiniz bundan sonra? 
CY: Bu biraz oyuncu menajerliği ile ilgili bir konu, sizin kariyerinizle ilgili bir konu. Şuan buradayım iki sene sonra beni nereye taşıyacak şeklinde detaylı düşünülmesi gereken bir konu. Bu benim tek başıma verebileceğim bir karar değil. Dolayısıyla riskli, o günün şartları ile yapımcısına, ekibine göre iyi düşünülmesi gereken bir karar. Kötü karakter diziden ziyade filmde olabilir, filmde daha cesur olabiliyorsunuz. Dizilerde oynayamayacağınız karakterleri filmlerde oynayabiliyorsunuz. İkisi farklı bir kariyer. 

ÖG: Benim önceliğim proje gerçekten, o kötü karakter bana iyi gelecekse, kendime bir şeyler katmama faydası olacaksa. Ve kariyer yolculuğunda bana katkı sağlayacaksa neden olmasın. Ama bizde şu algı oluyor, iyi kız algısı yapıştıktan sonra seyirci seni öyle görmek istiyor. Ben denemek çok isterim, dediği gibi dizide değil ama sinemada yapmak daha iyi olabilir. 

Sosyal medyada büyük kitleleriniz var. Neye bağlıyorsunuz? Hayranlarınızla ilişkileriniz nasıl?
ÖG: Ben ektra bir şeyler yapmaya biraz karşıyım, ben Özge Gürel’im, Nazlı ya da Öykü değil. Bu şekilde bilmelerini istiyorum. İçimden ne gelirse onu yapıyorum, istemezse yapmıyorum. Bunu korumaya çalışıyorum. 

CY: Sosyal medyam biri baksa benle ilgili bir fikir edinemez. Insanlar sosyal medyaları onların kimliğiymiş gibi davranıyor ama bu kadar kafaya takmamak gerekiyor. Bulunduğumuz konum gereği yüzde yüz açık olamayız zaten. 

ÖG: Basit bakıyoruz bence sevdiğimiz şeyleri paylaşıyoruz, onlar gibi. 

CY: Sektörde aldığınız en iyi tavsiye ne diye sormuşlardı bir keresinde, “fragmanı paylaş” demiştim. 

Son olarak Dolunay izleyicilerine söylemek istediğiniz bir şey var mı?
CY & ÖG: Dolunay yeni gününde her Pazar yeni bölümleri ile sizleri bekliyor, kaçırmayın!